BANA RENGİNİ SÖYLE, SANA...  - RÖPORTAJ

 

Renk analizi seanslarında bir ton, renk, değer ve alt tonları ile tanımlanıyor. Rengin üç boyutu bir tonu meydana getiriyor. Ton, bir şeyin ölçülebilir karakteristik özelliklerine karşılık gelirken kişisel renkler, melanin, karoten ve hemoglobin pigmentlerinin herkes için farklı kombinasyonundan oluşuyor.

 

Bir kişinin cilt tonu değerlendirilirken en baskın ölçüt olarak cilt alt tonu alınıyor. Kişisel renk tonu bulunurken kişi, rengin üçboyutlu haritasında bir bölüme yerleştiriliyor. Bu doğrultuda kişisel renk analizi, cildimizle uyumlu renklerin belirlenerek giysi ve cilt tonu arasında uyumu hedefliyor.

 

Her seansta dört unsur göz önüne alınıyor: Sıcak ve soğuk alt tonlu renkler, renklerin canlılığı ve kırıklığı, rengin açık-koyu olarak nitelendirildiği derinliği ve son olarak yüzdeki kontrast seviyesinin giyime yansıması. “Giysilerin yanı sıra normalde hiç el uzatmadığımız bir renge yatkın da olabiliyoruz. Bu ya psikolojik bir eksiğin telafisi ya da kendimizi ifade etmenin bir yolu. İlgili rengin doğru tonunu üzerimizde taşımak, rengin ‘olumlu’ çağrışımını da karşı tarafa yansıtabilmemize imkan veriyor.”

 

Komar, renk analizine başlarken önce renkleri nasıl tanımladığını anlatıyor. Amaç, karşısındaki kişiyle ortak bir dil geliştirip en yüksek verimi alabilmek. Ayna karşısında

çalışıldığı için tüm değişiklikler rahatlıkla gözlemleniyor. Doğru renk tonlarına ulaşıldıktan sonra, danışana yüzündeki kontrast seviyesini kombinasyonlara nasıl aktarması gerektiği öğretiliyor. Her renk grubunda en uygun kombinasyonun elde edilebilmesi için çeşitli formüller kullanılıyor. Farklı renk kombinleri de bunlardan biri. Örneğin haki yeşilin size yakıştığını düşünüyorsanız, Komar bu rengi “sıcak alt tonlu, medium koyulukta kırık bir yeşil” olarak tanımlıyor. Bu sayede benzer özellikteki tüm tonların size yakışacağından emin oluyorsunuz. “Kişiler, denemek ve yanılmaktansa bilgi doğrultusunda seçim yapabiliyor. Bazı danışanlar yeni alışverişlerde kıyaslamak adına renk kartelasına da ihtiyaç duyuyor.”

 

Renk seanslarında cilt rengi –beyaz, buğday ya da esmer– önemsenmiyor. Dekolte bölgesine yerleştirilen kumaşların yansımaları izlenerek cilt rengini değiştirmeyen tonlara ulaşılıyor. Yani, bu aşamada kumaşların verdiği yanıt baz alınıyor. Açık-koyu, net, sıcak veya soğuk alt tonlardan oluşan renk seviyeleri tasnif edilebilir biçimde üçboyutlu renk haritasında yer alıyor.

 

Oya Komar, her renk grubunda her rengin bulunduğunu ancak tonların farklı olduğunu söylüyor. “Kişiye bu haritanın hangi bölgesindeki tonların kendilerini daha iyi bütünlediğini söylemenin yanı sıra gösteriyorum da…”

 

Danışanların herhangi bir renk grubuna dahil edilebilmesi için tek seans yeterli oluyor. Süre, uygulama şekline göre değişiyor. Grup çalışmalarında, renk bilgisi topluca verildikten sonra 15’er dakikalık çalışma yeterli oluyor. “Bu yöntem genelde kurum çalışanları söz konusu olduğunda kullanılıyor” diyor Komar. Bazen de saç ya da gelinlik rengi gibi belirli bir amaç dahilinde bu kısa uygulama yapılıyor. Bireysel seanslar –makyaj rengi uygulamaları dahil edildiğinde– 45 ila 90 dakika sürüyor. Vücut tipleri ve renkler arasındaki bağlantıyı son üç yıldır gözlemleyen Komar’a göre her grubun formüle edilebilir bir beden tipi var. Aynı renk grubuna dahil kişiler, beden tipleri, sezgisel renk seçimleri ve kumaşlar, hatta modellerdeki beğenilerinde de benzer bir profil çiziyor. Mağazaya girdiklerinde sezgisel olarak önce kendilerine yakışacak renklere yöneliyorlar. Desen, aksesuar, kumaş dokusu ve kesim cazip gelirse deniyorlar. Komar, öncelikle renge yönelmenin yalnızca kıyafette değil, duvar boyasından herhangi bir objeye kadar pek çok alanda ölçümlendiğini söylüyor. D-Life’ta çarşamba sabahları 45’er dakikalık renk seanslarının ücreti 250 TL. Rezervasyon gerekli. D-Life: 0212 381 3000