DUVARDA SARI RENK TAHRİK EDİCİYMİŞ! - İNCELEME
Kişisel renk danışmanlığından edindiğim deneyim ve araştırmalar ile renk varyantları ile imal edilen her türlü üründe nihai tüketiciye kendi beğenisini kategorize edilmiş şekilde sunduğunuzda başarılı ve tüketiciyi memnun eden sonuçlar alınabildiğini hem boya, hem otomobil, hem de tekstil gibi farklı sektörlerde deneyimlemiş bulunuyorum.
Ancak bu yazıda mimari renk danışmanı şapkam ile sınırları biraz daha genişletip; büyük boyutlu ticari ve kamu projelerinde alıcıya renk seçiminde yardımcı olabilmek konusunda mevcut durumun ne olduğunu ve bu konudaki çalışmaların sektör oyuncularına ne kazandırabileceğini irdelemeye çalışacağım.
Boyanın yanısıra renk seçeneği olan her tür yapı, yol, inşa malzemesini konuya rahatlıkla dahil edebileceğimizi düşünüyorum.
RENK ETKİSİNİN BOYUTLARI
Konuya dair izlenimlerimi ve önerilerimi paylaşmadan, renge dair şunları hatırlatmakta fayda var:
Bütüne yani kendisini çevreleyen diğer renklere uyumlu “renk tonu” seçimi, estetik görüntü ile sonuçlanır, bu bir. İkincisi her rengin ve renk tonunun kendisini çevreleyen renklerle uyum veya uyumsuzluğundan ve kullanılan kontrastlardan kaynaklanan bir çağrışımı vardır; olumlu veya olumsuz. Rengin diğer boyutlarının bu makaleye konu edilmesine gerek görmediğimden son olarak da renklerin kültürün getirdiği renge atfedilmiş sembolizmanın ve benzeri psikolojik etkilerin yanısıra, titreşimlerinin de nabız artışını artırması veya metabolizmayı yavaşlatması, göz bebeklerini küçültüp büyütebilmesi gibi fizyolojik etkileri var ki asıl konumuz rengin bu iki niteliği etrafında şekilleniyor.
Mimaride renk kullanımı dediğimizde, bir duvar boyası renginden veya tekil bir renkten yola çıkmak mümkün değil. Mekanın hedeflenen algıya ulaşması için boya rengi/renkleri ve yapı malzemelerinin birlikteliğini renk bilgisi ile harmanlamak gerekir. Ticari mekan ve yapıları bu kategoriye koyabiliriz.
Bazı durumlarda ise istenilir algı yeterli değildir ve renklerin bir amaca hizmet etmesi gerekiyordur. Konumuz da işte bu noktada başlıyor.
TRENDLER
Mimarinin tarihine hakim olmasam da, konu renkler etrafında dolaştığında önüme çıkan yazıları okumaya meyilliyim.
Modern mimarinin, renk kullanımından ziyade malzemeleri doğal renkleri ile kullanmasının ardında, bir kolaycılık olarak; renk seçimi yapmayı bilmiyor olmaktan ve hata yapmaktan çekinmekten kaynaklanan renk kullanma korkusu olabileceğini ve bu nedeni gizleyici felsefeler ve söylemler de geliştirebildiğini fark ettim.
Küresel trendlerin yereli yok etme gücü, belki renk kullanımının azalmasıyla da güçleniyor. Bu akımlar beraberinde -belki de gereksinim duyulmayacağı düşünülerek- mesleki “ileri renk eğitimi”nin de zayıflamasını hatta müfredat dışı bırakılmasını getiriyor. Maalesef bu özendirilen renksizlik veya dayatılan renk trendleri modadan, iç mimariye çok geniş bir alana yayılıyor.
Güzel bir tespit cümlesine denk geldim: “İnsanları, yerel yönetimleri ve benzeri kitleleri yönlendirecek profesyoneller yeterince eğitim alamadığında ya renk reddedilecek ya da kaos olacaktır”.
Bu tespiti kişilerin ev ortamlarından ortak kullanım alanlarına genişlettiğinizde, kimliğin yanısıra rengin desteklediği geleneksel kültürün, sosyal dokunun da yok olacağı öngörüsüne sonuna kadar katılıyorum.
ÜRÜN RENK SEÇİMİ
Renk seçimine karar verme konumunda olan uzmanlar, mimarlar, kamu sektörü satın almacıları vb bu konuda doğru bilgiye ulaşmakta zorlanıyor. Kanada, Amerika, İngiltere, Avustralya, Hindistan gibi ülkelerde nihai tüketiciye dahi satın alma noktalarında bu konuda yol gösteren uzmanlar varken ve bu hizmetler Türkiye’de bilinir değilken, çok daha büyük projelerde bu bilginin ülkemizde derleniyor ve rapor ediliyor olmasını ütopya boyutunda değil vizyon boyutunda değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum.
Nasıl ki ihtiyaç değerlendirilirken, örneğin yapı malzemelerinden bahsederken ihtiyaç parametreleri ile örtüşen spesifikasyonda ürünler öneriliyorsa, renk konusunda da öneri sunulabilmeli. Bu niteliğin küçümsendiğini fark ediyorum.
TÜRKİYE’DE VE DÜNYADA BİLGİ KAYNAKLARI
Her okuyucunun kendi sektöründe benzer bir durumu zihninde canlandırabileceğini düşünerek şöyle bir örnek vermek istiyorum. Bir hastaneler zincirinin inşasından veya kamu hastanelerinin tadilat projesinden yola çıkacağım. (Pekala bir okul projesini veya sokak/semt yenilemeyi de örnek verebilirdik.)
Projenin farklı amaçlara hizmet eden bölümlerinde hangi baskın rengin kullanılacağını belirleme görevini üstlenecek kişinin/ekibin/tasarımcının/departmanın atabileceği bir kaç adım var. Biraz karikatürize ederek aktarmaya çalışacağım:
İnternetten bilgiye ulaşmaya çalışmak
Sektörel web platformlarında bu konuda bilgiye açlığını gözlemleyebildiğim uzmanların ancak internette karşılaştıkları anonim bilgi etrafında şekillenen, büyük çoğunluğu bilimsel dayanağı olmayan makalelerden edindikleri bilgileri paylaşmalarında zaman kaybı haricinde bir sorun görmüyorsam da, projelerinde bu anonim bilgilerden faydalanıyor olma olasılıkları beni düşündürüyor.
Amerika’da onlarca sene önce bir hapishane koğuşunun duvarında kullanılmış renkten, yine Amerika’da spor müsabakasında misafir takımın soyunma odasının boyandığı renkten, 2. Dünya Savaşı’nda farklı ülke gizli servislerinin psikolojik baskı için kullandığı renkten bahseden makaleler ancak rengin psikolojik gücünün yadsınamayacağına dair bir fikir verebilir ve genel kültür arşivinde muhafaza edilebilir. Bu uygulamaların hakikaten amaca hizmet edip etmediği belgelendirilemezken, bu tekil cümleler nirengi noktası alınarak mekanlara uyarlanması, “şans eseri olmadığı sürece” amaca hizmet edemeyecektir.
Türkçe sayfaların büyük çoğunluğunda renk tonlarından değil renk ailelerinden bahsedilmektedir ve bilinmesi gerekir ki hedefe kilitli kararın püf noktası rengin tonunda gizlidir. Limon sarısı, civciv sarısı, uçuk sarı ve hardal sarısı arasındaki farkı gözetmeyen “sarı da şöyle etkisi olan bir renktir” cümleleriyle süslü makalelerin üstüne proje renklendirmesi kurgulanması, hedeflenen sonucu veremez.
İnternette bu araştırmayı yapanların karşısına çıkacak dokümanlardan biri de T.C. Milli Eğitim Bakanlığı İnşaat Teknolojisi Bina Durumu Renk Tasarımı ders notlarıdır. Bu kaynaktan, “renkler aydınlığın çocuklarıdır, ışık ise renklerin anası” şiirsel girizgahından sonra “sarı renge” dair şu bilgiyi edinirsiniz:
Döşemede kullanırsanız huzursuzluk verir (tüm meşe parkeler, açık toprak renkli epoksi zeminleri elemek durumundayız bu durumda). Duvarda kullanırsanız tahrik edicidir (oysa ki okullarda konsantrasyonu artırmak için ideal olduğu yazıyordu bir önce karşımıza çıkan dokümanda). Ve tavanda kullanılırsa heyecan verici ve aydınlatıcıdır!
Tüm bu bilgi kirliliğinde internetin, en azından Türkçe sayfalarda arama yapıldığında pek de elle tutulur bir sonuca götürmediğini, doğru yönlendiremediğine birlikte şahit olduk sanırım. Bu kadar yerdikten sonra da bir bilimsel bakış getirmek gerekir ki, mevcudu eleştirme nedenimiz anlaşılsın. Yine “sarı”dan devam edecek olursak:
Bir hastanenin oransal olarak yaşlılara hizmet veren bölümünde, özellikle hastanın yalnız olma olasılığı olan koridor ve tuvaletlerde, yaşla birlikte soğuk renkleri algılayan göz reseptörlerinin zayıflaması nedeniyle, zeminde açık sarı bir tonu yine sıcak alt tonlu koyu bir renk ile bir araya getirerek bir derinlik kontrastı oluşturabilir ve zayıflayan algıyı dengeleyebilir, istenmeyen dengeye ve görüşe dair kazaları minimize edebilirsiniz.
Elbette tedarikçi olarak bu kadar detayı potansiyel alıcı ile paylaşmaya gerek olmayabilir ancak bu tarz bilgilerden derlenmiş araştırmaların ardındaki firma veya sektör güven verir.
Mevcut uygulamalardan esinlenmek
Eğitim sistemine dayalı bir projede, sosyal medyada dahi önümüze çıkan Finlandiya modeli okulların renk paletini alıntılayarak Türkiye’deki bir projeye aynen uyarlamak istenilir sonucu verir mi? Belki kısmen. Okul saatlerinin karanlığa kaldığı, ışıktan maksimum yararlanmanın da hedeflendiği bir coğrafyanın ihtiyaçları ile Türkiye’deki bir okulun ihtiyaçları tamamen farklı. Sosyal yapı ve eğitim siteminin kazandırmaya çalıştığı niteliklerin farklılıklarına değinmiyorum dahi.
Bir hastaneler zinciri inşasının veya kamu hastaneleri tadilat projesinin yapı malzemelerinden, boyasına renklendirmesi yurtdışında yapılmış araştırmaların sonuçları ile gerçekleştirilebilir mi? Bu araştırmaları yapan firmaların baz aldığı ülkedeki trendler çocuk doğum oranları, yaşlı ve genç nüfus oranı, hastalıkların dağılımı ele alınırken, verileri farklı bir coğrafyada aynı araştırma sonucundan faydalanabilir miyiz? Sanmıyorum.
Geçmiş dönemlerde tamamlanmış benzer uygulamaların -araştırmalarla desteklenerek amaca uygunluğu kanıtlanmaksızın- bir önceki proje ile aynı renklendirmenin yapılması, ancak estetik anlamda başarılı sayılabilir. Fonksiyonel olarak böyle bir geribildirim araştırmasına yukarıda bahsedilen alanlarda denk gelmedim.
Üreticiye/ İthalatçıya/Distribütöre danışmak
Ürün önerilerinin teknik spesifikasyonlarla sınırlı olduğunu gözlemliyorum. Hava şartlarına mukavemet, rengin stabilitesi, kullanım yoğunluğu gibi ihtiyaçları karşılayacak ürünler Ar-Ge çalışmaları ve yeri geldiğinde inovasyonlarla iyileştiriliyor. Ürün niteliğine renk parametresi girdiğinde ise, seçim konusunda zorlanan tüketicinin soruları genelde yanıtsız veya şahsi tercihin iletilmesi boyutunda kalıyor. Malzeme nitelikleri arasında, rengin de amaca ve ihtiyaca yönelik bir nitelik olduğu unutuluyor.
Yabancı araştırmalardan faydalanmak
Dünya markaları, büyük ölçekli alımlarda yol gösterebilmek üzere de farklı disiplinlerden uzmanlarla büyük araştırmalar yapılıyor, yayınlanıyor veya alıcıya projesine uygun seçim desteği birebir sağlanıyor.
Bu araştırmalar olur da, yabancı dilden Türkçe’ye çevrilmişse şaşkınlıkla mutlu oluyorum ancak renk terminolojisine dair tercüme hatalarını ayırt edemeyen alıcıyı yanlış yönlendirme potansiyelini yüksek görüyorum.
Yabancı dile vakıf alıcının bu yabancı kaynaklarda aradığını bulma olasılığı yüksek olmasına rağmen, apayrı bir kültür, apayrı hukuki şartnameler, apayrı bir coğrafya bu yabancı kaynağın önerilerini aynı sonuçla nihayetlendirme olasılığından uzak.
Yabancı firmalarla işbirliği içinde olan yerli firmaların dahi ana firmaların bu vizyoner araştırmalarını baz alarak, coğrafi ve kültürel verilerle revize etmek suretiyle Türkiye şartlarına adapte etmediklerine tanık oluyorum.
ÖNERİLER
Bu noktada, rengi dekoratif bir boyuta indirgeyemeyeceğimiz ve alıcının isabetli renk seçimleri yapma konusunda yetersiz olduğu hususlarında hemfikir olduğumuzu düşünüyorum.
Üretim yapan Türk firmalarında inovasyon çalışmaları ve yüksek teknolojik altyapı, yatırımların büyük kısmına tekabül ediyor. “Renk üretimi” ve “renkli üretim” konularında sektörün bir eksiği olmadığını varsayıyorum. Buna mukabil “renk önerisi” konusunda araştırma-geliştirme-raporlama çalışmalarına -meraklı olmama rağmen- denk gelmiyorum, mevcutsa da ulaşılabilir olmadığını var sayıyorum.
Uygulamadaki ihtiyaçları, önerileri duyabilmek ve bu geribildirimlerle piyasadaki açığı kapatmak üzere mimari ve kent tasarımcılarını ve proje uygulayıcılarını bünyesindeki komisyonlarda yer almaya davet eden renk firmalarının olduğu bir dünyadayız.
Firma bazında bu konuya eğilmek, tatmin edici nedenler sunarak alıcının seçim stresini gidermek ve alıcının ihtiyacına yönelik bilgiler ile ister sahada, ister internet ortamında markayı desteklemek adına güven artırıcı bir unsur. Bu araştırma sonuçlarının, kurum kültürüne dahil ederek satış departmanlarına prensiplerin aktarılmasını ve tüketicinin (nihai, kamu, ticari vb) yönlendirilmesinde faydalanılması gerekliliğine inanıyorum. Rekabetin getirdiği fiyatlama, teslim tarihleri gibi etmenlerin yanısıra, satışı kapatması muhtemel etmenlerden biri de renk seçimi konusunda doğru yönlendirildiği hissini bilimsel veriler doğrultusunda edinebilmek. Alıcının seçimine bilimsel olarak yol gösterecek bu tarz araştırmaların firmaların itibarını artıracağına inancım sonsuz.
Sektörel olarak bu konuyu sahiplenmek ve adım atmak için, Amerika’yı baştan keşfetmeye gerek olmadığını düşünüyorum. Mevcut yabancı metodolojiler doğrultusunda Türkiye’den verilerin toplanması ve interdisipliner bir kurgu ile farklı Türk uzmanlarca yorumlanması geniş bir perspektifte ülkemize katkıda bulunacaktır. Sağlık ve eğitim projelerine yukarıda değindik. Elbette çerçeveyi kamu alanları, şehircilik gibi toplum refahını ve huzurunu da renklerle destekleyebilen alanlara genişletebiliriz.
Sektör ve alt sektörlerin bu ortak havuzda toplanacak bilgilerinin üretim planlamasına açılması ile birlikte inovatif çalışmaların bazı yeni yönler bulacağına, amaca hizmet eden ve etmeyen renk tonlarının belirlenmesiyle hem sektörün renk kullanan oyuncularına hem de renklerini ambalajdan, kozmetiğe farklı sektörlere sunan firmaların kaynakların doğru kullanılmasına ve hatta sürdürülebilirliğe katkısı azımsanmayacak boyuta ulaşabilir.
Türkiye’yi ve uluslararası boyutlu sektörel bir güç olma hedefi güderek ihracatı ile başka coğrafyaları da renklendiren bu sektöre, renk seçimi konusunda yönlendirici bilginin yetersizliğini ve bu bilgiye ihtiyacın tartışmasız mevcut olduğunu hatırlatmak istedim.
Proje adet ve çeşitliliği, coğrafi çeşitlilik ve nüfus genişliği düşünüldüğünde, araştırma yapmaya uygun kapsamda verilerin mevcudiyetinden yararlanılarak ortak platformda yapılacak bahsi geçen çalışmaların, ihracatta Türk firmalarını otorite / başvuru noktası yapması, bu çalışmaların altyapısından edinilen deneyimle bir revize sonrası ihracat yapılan ülkelerdeki hem yerel, hem de uluslararası rakiplere üstün konuma taşıması -bir renk uzmanı gözü ile- kaçınılmazdır.
Oya Komar
Kişisel ve Mimari Renk Danışmanı – Eğitmeni
Colourfit.com