KİŞİSEL RENK DANIŞMANLIĞI EĞİTİMİNE DAİR KARAR AŞAMASINDAYSANIZ...
Bir zamandır renk okuryazarlığına ilgi duyuyor ve bu bilginin ne gibi kapılar ve fırsatlar sunacağını hissediyorsanız bu makale size hitaben yazılmıştır.
Renk okuryazarlığı ile:
- Kişisel renk danışmanlığı hizmetleri vermek
- Mevcut işinize renk bilgisi ile güç katmak
- Renk bilgisi ilk adımı sonrası moda veya dekorasyonla ilintili farklı alanlarda uzmanlaşmak
- Bir süre deneyim kazandıktan sonra benim gibi eğitmen olmak
istiyor olabilirsiniz.
“Evet, artık vakti geldi, bu eğitimi almalıyım” diye düşünüp araştırma yapmaya başladınız. Karşınızda nice yerli ve yabancı websitesi, size eğitim satabilmek üzere sıraya dizilmiş durumda, değil mi? :)
Photo credit: NCSSizlere yol göstermek amacı ile, hem sektörü sizlere tanıtmak, hem de kendinize uygun yolu seçerken nelere dikkat etmeniz gerektiğini paylaşmak istiyorum. Bu konuda çok soru geldiği için kaleme almayı uygun bulduğum bir başlık bu.
Önerilerim doğrultusunda benden eğitim alan da, yurtiçinden veya yurtdışından franchise alan da, yurtdışından online eğitim alan da, yalnızca internetten ve kitaplardan (hatta benim kitabımdan) okumak suretiyle işini destekleyenler de oldu.
Buradaki tüm amacım öncelikle ihtiyacınızı belirleyecek soruları size yöneltmek ve artıları-eksileriyle seçiminiz sonrası sizi nelerin beklediğine dair bir tablo çizebilmek.
Öncelikle alternatiflerinizi iki üç parametrede değerlendirelim:
YURTDIŞI/TÜRKİYE
A)
Bu sektörün geçmişi, yurtdışında yaklaşık 30 sene öncesine dayandığı için yurtdışından eğitim almak istiyor olabilirsiniz. (Amerika, Britanya, Avrupa ve Avustralya'da bu hizmetin çok popüler olduğu seneler 1980lerin ortasıdır)
B)
Belki zaman, belki dil, belki maliyet açısından bu eğitimi Türkiye'de almak istiyor olabilirsiniz.
Bu konu biraz keyfi. Aşağıda “sertifikasyon” başlığında daha derin bilgi vereceğim.
FRANCHISE/ BAĞIMSIZ
A)
Eğitimi alacağınız firmanın sektörde bilinilirliği önemli ise, bu isim altında çalışmak size müşteri getirmeyi garantiliyorsa seçilebilir.
Bu hizmetleri yurtdışında veriyor olduğunuz taktirde marka bilinirliği, x sisteminin veya y sisteminin (örneğin House of Colour, Colour Me Beautiful, Sci-Art) üstünlüğü, franchise alana sağladıkları avantajlar vb önemlidir.
Türkiye için bunu söylemek henüz mümkün değil. Renk analizi hizmeti alacak kişinin, birbiri ile kıyaslayabileceği “markalar” yerine “şahıs isimleri” var şimdilik.
Franchise almak ancak “sistem” size avantajlar sağlıyor ise tercih edilmelidir.
Fast food franchise'ı almayı planladığınızı düşünün. Ürün üç aşağı beş yukarı aynıdır, yatırımınız, yalnızca ürüne değil (bu durumda yalnızca eğitime değil), firmanın kurduğu sisteme olmalıdır.
Eğitim aldığınız firma size eğitim sonrası kendi kazanımına yönelik kalemlerin haricinde ne sunuyor, işinizi nasıl kolaylaştırıyor inceleyin: Sezonluk trend raporları, müşteri yönlendirme, değerlendirme toplantıları, teknolojik platformlar… Bu sunduklarının ne kadarı bedelli, ne kadarı bedelsiz, ne kadarına ayrıca senelik bir ücret ödemek durumundasınız?
Franchise alacaksanız firmaların hangisini seçeceğinizi değerlendirirken finansal sağduyuyu yakalamanız gerekir.
Yabancı ve yerli çok sayıda meslektaşımla tanışıklığım veya arkadaşlığım var. İster istemez yakındıkları noktalar sohbetlerimize konu oluyor.
Eğitime verdiğiniz bedelin yanısıra;
- Müşterinize sunacağınız fiyatlamayı size dikte mi edecekler, özgür müsünüz?
- Kullanacağınız sarf malzemelerini kendisinden alma zorunluluğu getiriyor mu? (Çoğu franchise'ın kuruluş amacı budur, eğitimi sattıktan sonra her seansınızdan komisyon değil ama sarf malzemesi ile pay almak)
- Sizi yan ürün/hizmet satışına zorluyor mu örneğin anlaşmalı olduğu markadan komisyon almak üzere makyaj malzemesi / fular / takı satışınızı zorunlu kılıyor mu? (Bu noktada kendi makyaj malzemesi serisine sahip olan büyük firmalar da vardır, bir renkli kozmetik firması ile anlaşma yapmış olanlar da)
- Aynı eğitimi aldığınız kursiyer arkadaşlarınızla sizi satış rekabetine sokuyor mu? Yani, üzerinden daha çok kazandığı kişilere avantajlar sunarken, sizi rekabette geri bırakma olasılığı var mı?
- Kursiyer arkadaşlarınızla rekabete sokarken, bir yandan da mesleki paylaşımda bulunabileceğinizi mi iddia ediyor? (Özellikle İngiltere menşeili franchise'lar bu konuda danışmanları birbirleri ile yarıştıran bir yapıya sahip, diğer ülkelerden emin değilim)
- Elektronik ortamda danışanınıza gönderebileceğiniz maliyeti sıfır dokümanları, sizden kâr etmek üzere maliyetinden yüksek bir fiyata mı sunuyor?
- Hedefinizde günün birinde bu konuda eğitim vermek varsa, eğitmenlik için imkan yaratıyor mu veya bu konunun baştan önünü kesiyor mu? (Örneğin benim franchise almama nedenim tamamen eğitim verebilmek konusunda özgür olabilmeye dayanan bir seçimdi. Elbette her birimizin ihtiyacı ve hayali farklı)
sorularının yanıtları gibi, gelecek dönemde sizi sınırlayıp sınırlamayacağını inceleyin.
B)
Hizmet vereceğiniz kitle için marka değil, bilgi ve hizmet kalitesinin,önemli olduğu bir coğrafyadasınız şimdilik. Bilginize güvenerek yol almak istiyorsanız, hizmetinize değeri siz biçmeyi ve sarf malzemelerinizi rekabette öne geçmek adına en uygun yerden siz temin etmeyi istiyorsanız bilgiyi yalnızca kendi çıkarlarınızı gözeterek edinmenizi, ağır şartları müşterinize uygulayacağınız fiyata yansıtmamanızı öneririm.
Böyle bir durumda eğitim alıp, deneyim kazandıktan sonra izin talep etmeniz gereken durumlar olmayacaktır, bilgi ve bilgiyi nasıl kullanacağınız artık sizin özgürlüğünüzdedir.
EĞİTİM VE ÖĞRETMEN KALİTESİ
Renklere dair detaylı bir çalışma yapmadan, sindirmeden renk analizine geçmek verimli sonuç yaratmıyor. Eğitimlerimde en derinine indiğim başlık bu. Nedeni ise; temel sağlam olmadan üstüne inşa edilecek bilgi işe yaramıyor, havada kalıyor ve ezberden ibaret oluyor.
Farklı yerlerden eğitim almış meslektaşlarıma rastladığımda üzülerek bu temel bilginin eksikliğini fark ediyor, ortak dil kullanamadığımız için paslaşmamızın mümkün olmadığını görüyorum.
Ve ilginçtir, rol model benimsediğim, renklere senelerdir hakimiyeti olan yurtdışında yaşayan 1 yabancı eğitmen, 1 renk uzmanı ve Sci-Art sistemi hariç, bu temel bilgiyi hakkıyla veren eğitim kurumu maalesef yok. (Benim eğitim aldığım firma da dahil bu eleştiriye) Bugünkü bilgim, biraz adanmışlıkla, farklı disiplinlerin araştırmalarını okumakla edinilmiş bir seviye diyelim ve birazcık kendimizi övelim bu noktada izninizle…
Hala meslektaşlarım arasında bir tonun neden sıcak veya neden soğuk olduğunu bilmeyenler, hâlâ %100 pembenin nasıl oluyor da hem o renk grubunda, hem bu renk grubunda yer alabildiğine şaşanlar var.
Bunun en büyük nedeni de neredeyse tüm eğitimlerde bir cümle ile geçen “Kişisel renk analizi, Munsell Renk sistemine dayanır” cümlesini aynen kabul edip, üstüne okumak ihtiyacı hissedilmemesi diğer renk sistemleri ile farkını ve benzerliklerini merak edilmeyişi ve eğitim verirken de 30 sene önce yazılmış ders notlarının aynen aktarımı ile ilintilidir.
Ancak farklı disiplinlerden sorularınıza yanıt aldığınızda taşlar yerine oturuyor oluyor ve eğitimlerin ticari kaygısında yeterince verilemeyen bu ders, renk danışmanını bir “ezberlediğini uygulama” sürecinde bırakıyor.
Bu açıklamalardan şuraya varacağım: Eğitiminizi deneyim, gözlem ve araştırmalarını da müfredat bilgisine katabilmiş, kilometre kat etmiş kişilerden alın. Genel geçer rakamsal ifade şudur: 10.000 saatini bir konuya ayırmış, elini üstünde tutmuş kişi uzman sayılır. Bu eğitimi yurtdışından almaya niyetliyseniz, yine bu değerlendirmeyi yapın. Bir kurum bünyesinde eğitim alacaksanız, size eğitim verecek kişinin adını öğrenin ve en azından internet üzerinde bilgisini nasıl paylaştığını bir gözlemleyin.
SARF MALZEMESİ VE DEMİRBAŞLAR
Konuya hakim olup, kuralları bildiğinizde, yıkmaya da hak görüyorsunuz geçerli nedeniniz varsa. Kendi eğitimimi aldığımda bana dayatılan nice konuyu (demirbaş setinden, eğitim içeriğine, uygulama yöntemine ve firmanın beni kendisine mecbur bırakmaya çalışma yöntemlerine kadar) sizlerin yaşamasını istemem.
Photo credit: HOC consultant
Renk danışmanlığının demirbaş ekipmanı kumaş setidir. Farklı renk tonlarında kumaşlar, ciltten yansımaları değerlendirmeniz adına şarttır. Ancak bu kumaş setinin kaç kumaştan oluşacağı, doku kalitesi veya kumaşların ebadı hiç ama hiç önemli değildir. Zira konuya hakim olduğunuz andan (eğitimin ertesi gününden) itibaren gerekirse (doğru tonda olmak kaydıyla) farklı renkte kağıtlarla, peruklarla ya da aklınıza gelebilecek farklı malzemelerle de bu uygulamayı yapabilir olursunuz. Kumaşın kağıda üstünlüğü, yalnızca kişinin üstüne konulduğunda, kaymaksızın durabilmesidir.
Sarf malzemesi dediğimiz, danışanınıza vereceğiniz renk kartelasıdır ve sadece temsili bir araçtır. İster Türkiye'de ve Avrupa'da kullanıldığı üzere 30-60 renk içersin, ister Amerika ve Kanada'da kullanıldığı üzere 72 veya 126 renk içersin, gözümüzün “on binlerce ton” ayırt ettiğini biliyorsanız, bir renk kartelasının temsili olmaktan öteye gidemeyeceğini de bilirsiniz.
Analizi yaptığınız kumaşlarla, renk kartelasında yer alan kumaş örneklerinin aynı olma mecburiyeti yoktur. Kumaşlar, danışanınızı bir renk grubuna dahil etmek için aracınızdır. Kartela ise, danışan kişinin temsili renklerini içeren, rehber mahiyetinde aracıdır.
Kıyaslama amaçlı renk kartelası kullanacaksanız, kıyaslanacak ürün ile aynı malzemeden olmak durumundadır. Kumaşı kumaşla, duvar boyasını duvar boyası ile kıyaslamak mecburiyetindesiniz. Saç boyası kartelalarına bir bakın; baskı/plastik olmadıklarını göreceksiniz.
Sarf malzemesi konusunda alternatifleriniz aşağıda:
1) Ya danışanınıza detaylı bir renk bilgisi aktarmalısınız ve 30 ila 60 renge hapsetmeden renklerine hakim olmasını sağlamalı, kartelayı sadece bir hatırlatıcı rehber olarak vermelisiniz
2) Danışanınızın renklerini bizzat bilip, ona çok da bilgi aktarmaksızın, tüm alışverişini üstlenmelisiniz -ki bu aynı danışandan süreklilik arzeden şekilde kazanmayı da beraberinde getirir-. (Soracak olursanız, kendimce haklı nedenlerle -alışveriş danışmanlığından zevk almayışım-, renk analizinde danışanıma balık tutmayı öğretmeyi tercih edenlerdenim, sürekliliği olan danışmanlık yapanları da takdirle karşılıyorum) Bu noktada eğitiminiz sonrası kendinize bir format belirlemelisiniz.
3) Ya da 10 binlerce renk örneğini tasnif edip, kişiye özel bir ansiklopedi detayında, 3000-5000 renkten oluşan bir kartela hazırlamalısınız. İşte bu temsili olmaktan öteye giden ve gerçekten gözün ayırt edebildiği her tonu içeren bir karteladır. (Hayır dalga geçmiyorum, bunu yapan Avrupalı bir bey var, 3000 ton ile çalışıyor, seansları tam gün sürüyor)
Bu arada imaj sektörüne kumaş seti ve kartela gibi sarf malzemelerini üreten firmaların sayısı dünya üzerinde 10'u geçmemektedir ve neredeyse her biri perakende satış da yapmaktadır.
Burada da karar sizin. Hangi yönden gideceğinizi, bir danışana ne kapsamda ve ne sürede hizmet vereceğinizi, sarf malzemesi bedelini de düşünerek fiyatlamanızı ve kazancınızı hesaplamalısınız.
SERTİFİKASYON
Renk danışmanlığı Türkiye'de resmi olarak tanınan bir meslek değil. Dolayısıyla Milli Eğitim Bakanlığı ve benzeri bir yerin onayına bağlı değil şimdilik. Gerçi dünya üzerinde de akademik bir dal değil. Sertifikasyon genelde eğitim aldığınız kişi veya firma tarafından veriliyor.
çok sempatik buldum bu sertifikayı :)
Uluslararası tescilli bir “titr"e ihtiyaç duyduğunuzda yurtdışındaki federasyonların sınavlarına girmek suretiyle uluslararası bir kimlik kazanıyorsunuz.
Amerika'daki kademeli bir sertifikasyon. Sınava girip kazandığınızda ilk titri alıyorsunuz, süre içerisinde yaptığınız seansları belgeliyor, ikinci bir titr elde ediyorsunuz ve bu sektöre yaratıcı/inovatif bir katkınız olduğunda üçüncü bir titr ediniyorsunuz.
(Sınav ve senelik üyelik bedelleri itibarıyla ticari bir oluşum olduğunu düşündüğümden benim ilgimi hiç çekmedi ama uluslararası firmalara eğitim ve danışmanlık verecekseniz işe yarayabiliyor. Ben bu titrlere sahip olmaksızın da iş alabildiğimi belirtmek isterim. Sertifikadan ziyade, işin önce teorisine hakimiyet ve sonrasında deneyim kazanmak açıyor kapıları.)
İngiltere'deki titr kazanma yöntemi ise derneğin ilgili biriminin önünde yapacağınız uygulamanın değerlendirilmesi. Burada ilgili derneğin onayladığı eğitim kurumundan eğitim almış olmanız şartı var. (değişmediyse kurallar).
Titr sahibi olma konusunu hep İngilizce öğrenmekle bir tutuyorum. İngilizce'yi biliyor musunuz, bilmiyor musunuz? Bu noktada İngilizce'yi nerede öğrendiğinizin önemi kalmıyor, X kursu, yurtdışında dil eğitimi, yurtdışında yaşamış olmak, yabancı bir partnere sahip olmak fark etmiyor. (Katılırsınız katılmazsınız apayrı, bu çok şahsi bir görüş, zira kişisel renk danışmanlığı ve mimari renk danışmanlığına dair sertifikaları annesinin zoru ile duvara asılı olan biri yazıyor bu yazıyı)
Ve yine aynı kural geçerli, teoriyi pratikle desteklemek… Her ne kadar eğitimin ertesi günü renk danışmanlığı yapmaya başlayabilecek olsanız da, konuda uzman olmak kilometre meselesi…
Alacağınız herhangi bir sertifika, evet bu konuda yeterliliğe sahip olduğunuza dair bir gösterge olmakla birlikte, mesleğimiz sertifikadan ziyade deneyimle zenginleştirilmiş bir eğitime, uzmanlığa ve işe hakimiyetimize bakıyor.
Yazacaklarım şimdilik bu kadar ancak almak istediğiniz eğitim, ihtiyacınız doğrultusunda, zihninizde farklı sorular oluşturmuş olabilir. Bu eğitimi nereden alıyor olursanız olun, bu eğitime yatırım yapıyorsanız, bir sosyal sorumluluk göreviyle, eğitim ve iş geliştirme süreçlerime ait deneyimlerimden sizleri faydalandırabilmeyi isterim. Çekinmeksizin sorabilirsiniz ve ilerideki meslektaşlarım olarak, sizlerle tanışıklığın ilk adımını atmış oluruz.